- Kamulaştırma Kararının Alınması ve Uygulanması Aşamasında Ortaya Çıkan Davalar
Kamulaştırma: Kamu hizmetini yerine getirebilmek adına özel mülkiyetteki taşınmazlara malikin rızasına bakılmaksızın idarece elde edilmesidir.
Kamulaştırma kararının alınabilmesi için idari işlemin beş unsurunun bir arada bulunması gerekmektedir. Yani yetki, şekil, sebep, konu ve amaç unsurlarının bulunması gerekir. Kamulaştırmada işlem unsurlarına kısaca değinecek olursak eğer;
Yetki: Kamu gücü kullanarak devlet veya kamu tüzel kişiliği bulunanlarca kamulaştırma yapılabilir.
Şekil: Kamulaştırmanın idari ve adli aşamalarının mevzuata uygun şekilde gerçekleştirilmesidir.
Sebep: Kamulaştırma yapılabilmesi için idareyi bu yöne iten nedenler bulunmalıdır. Sürekli bir ihtiyacın varlığı ve çeşitli nedenlerden ötürü kamulaştırma yapılabilir.
Konu: Özel mülkiyetteki bir taşınmazın idarenin mülkiyetine geçmesidir. Kamu tüzel kişilerinin malik olduğu taşınmazlar için kamulaştırma yapılamaz.
Amaç: Ancak kamu yararı amacıyla kamulaştırma yapılabilir.
Kamulaştırma idari aşama;
- Yeterli ödenek bulundurulur.
- Kamulaştırma için kamu yararı kararı alınır ve onaylanır.
- Kamulaştırılacak taşınmaz belirlenir.
- Kamulaştırma kararı alınır.
- İdare önce satın alma usulünü dener. Yani özel mülkiyetin malikinden taşınmazı satın almayı teklif eder. Çeşitli komisyonlar kurularak tarafların anlaşmasıyla taşınmaz satın alınır veya trampa edilir. Bu şekilde kamulaşmada kamulaştırmaya veya bedele itiraz nedeniyle dava açılamaz.
Kamulaştırma adli aşama;
- İdare, taşınmazı satın alma usulü ile kamulaştıramadıysa, bedel tespiti ve taşınmazın idare adına tescilini asliye hukuk mahkemesinden talep eder. Bu davanın adı kamulaştırılan taşınmazın bedel tespiti ve idare adına tescili davasıdır.
- Kamulaştırma için rıza gerekmediği için kamulaştırma yapılmış olup idarece bedel tespiti ve tescil için açılan davaya taşınmaz maliki, davanın açıldığına dair tebligatın kendisine ulaşmasından sonra otuz gün içerisinde kamulaştırma işlemine karşı iptal davası açabilir.
- Hâkim, tarafların taşınmaz malın bedeli konusunda anlaşması için faaliyette bulunur.
- Taraflar bedelde anlaşamazsa, mahallinde keşif yapmak suretiyle taşınmaz bedel tespiti mahkemece yapılır.
- Anlaşılmışsa anlaşılan tutar, anlaşılamamışsa mahkemenin belirlediği tutar özel mülkiyetin malikine ödenir.
- Ödemenin yapıldığına dair makbuz mahkemeye ibrazı üzerine, mahkemece mülkiyetin idareye geçmesine dair karar verilir.
Özel mülkiyet malikinin taşınmaza yeniden kavuşması bazı hallerde mümkündür:
- İdare kamulaştırmadan vazgeçerse
- Malik ile idarenin anlaşması suretiyle vazgeçilirse,
- Malike geri alım hakkı tanınmışsa yeniden kavuşma mümkündür.
Kamulaştırma nedeniyle doğacak davalar daha çok idari işlemin unsurlarının tam olmaması veya eksik/yanlış olmasından kaynaklanmaktadır. Malikin taşınmaza yeniden kavuşma ihtimallerinden olan geri alım hakkı tanınmak suretiyle ihtimalinde ise, idarenin taşınmazı malike geri vermemesi durumları ortaya çıkabilir.
Vazgeçme şeklinde taşınmaza yeniden kavuşma ihtimalinde malikin zararı varsa, buna ilişkin dava mümkün olabileceği gibi; malik ile idare arasında yapılan anlaşmada, sakatlık halleri dikkate alınarak dava durumu ortaya çıkabilir.
Bahsini ettiğimiz ihtimaller ve daha çoğu gibi durumlarda İstanbul idare avukatı hukukî yardımı, uyuşmazlığın çözümünde etkili olacaktır.
Kamulaştırmaya ilişkin davalar asliye hukuk mahkemelerinin özel olarak görevli olduğu durumlar hariç idare mahkemelerinde görülür.
- Hukuki El Atmaya Dayalı Tazminat Davaları
Hukuki el atma idarenin kamu yararı varlığına dayalı biçimde özel mülkiyete tabi taşınmaz üzerinde hukukî bir karar almasıdır.
Kamulaştırmasız el atma/el koyma ise idarenin özel mülkiyeti fiilen işgal etmesidir. Bu işgal, idari eylem değil, idarenin yapmış olduğu haksız fiildir.
Yargıtay[1] kararlarında hukukî el atmayı kamulaştırmasız el atma gibi görmektedir.
İdare usul ve yasaya uygun bir kamulaştırma kararı olmadan özel mülkiyet halindeki taşınmaza kamulaştırmasız el atma suretiyle el koymaktadır. Örneğin yol çalışmasında özel mülk arazinin üzerinden yolun geçirilmesi, özel mülk olan ancak bir süredir kullanılmayan ve âtıl olmayan binayı kültür merkezine çevirmesi gibi durumlarda haksız bir eylemle özel mülk işgal edilmektedir.
İdarenin bu eyleminden ötürü açılacak davalar Uyuşmazlık Mahkemesi kararları[2] ile de sabit olmak üzere adli yargıda çözümlenir. Bu davalar medeni hukuk kuralları uygulanmak üzere, haksız fiil nedeniyle açılacak tazminat davaları olabileceği gibi el atmanın önlenmesi davaları da olabilir.
İdare hukuku uzman avukatı ile uyuşmazlıklar çözümlenebilmektedir.
- Kamulaştırmaya aykırı olduğu iddiasıyla kesilen İdari Para Cezalarının İptali
İdari para cezası özel kanun hükümleri saklı kalmak üzere 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nda düzenlenmiştir.
Kamulaştırmaya aykırı olma iddiası nedeniyle kesilen idari para cezalarına itiraz 5326 sayılı Kanunun m.27’sine göre yapılır. Buna göre;
İdari para cezasının tebliğ veya tefhiminden itibaren 15 gün içerisinde, cezanın iptali için sulh ceza hakimliklerine başvurulabilir. Bu süre içerisinde başvurulmazsa ceza kesinleşir. Ancak mücbir sebep hali var ve bu ispat edilebiliyorsa, sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren 7 gün içerisinde başvuru yapılabilir.
İdari para cezasını iptali için bir diğer yol ise idari yargıda iptal davası açılmasıdır. Buna göre;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu m.2/1(a)’ya göre “İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları” açılabilir. İdari para cezasının kesilmesi idari bir işlemdir. Dolayısıyla bu hükme göre hukukî gerçeğe ulaşılabilir.
Elbette durum ve koşullar sağlanıyorsa tam yargı davası, idari sözleşmelerden doğan davaların açılması da mümkündür.
İdari yargıda dava açma süresi, özel kanun hükümleri saklı kalmak üzere idari işlemin yazılı bildiriminin ertesi gününden başlamak üzere 60 gündür.
İdari para cezası nedeniyle dava açılabilmesi için ya sulh ceza hakimliğine itiraz suretiyle başvuru ya da duruma göre idari yargıya başvuru yapılmalıdır.
Hukukî yardımı ile idare avukatı en doğru hukukî yola yönlendirme yapacaktır.
[1] YHGK, E. 2010/5-662, K. 2010/651, T. 15.12.2010.
[2] UM, E. 2012/546, k. 2012/442, T. 24.12.2012, RG. 12.02.2013.